Ekrem Hakkı Ayverdi’nin eşsiz koleksiyonunu Ekrem Hakkı Ayverdi (1899 – 1984): Mimarlık Tarihçisi, Restoratör, Koleksiyoner sergisi kapsamında İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde keşfedebilirsiniz. Bu zengin koleksiyonda yer alan hat eserlerini incelemek ise ayrı bir zevk…
Ekrem Hakkı Ayverdi, misafirlerine koleksiyonundaki hat eserlerini gösterirken “Her milletin bilhassa güçlü olduğu sanatlar vardır. Bizim en mühim iki sanatımız mimari ile hattır” derdi. Gerçekten de, İslâm hat sanatı en parlak çağını Osmanlıda yaşamış, 15. yüzyıldan itibaren yetişen büyük hattatlarla farklı hat türleri en üst düzeye taşınmıştır. “Kur’an Mekke’de nâzil oldu, Kahire’de okundu, İstanbul’da yazıldı” sözü boşuna söylenmemiştir. Osmanlı sanatları içinde, bir tek hat sanatı Batı kaynaklı üsluplardan etkilenmemiş, kendi geleneği içinde gelişimini sürdürmüştür.
Hat koleksiyonlarında genellikle kitap, kıt’a, murakka, karalama ve levhalar bulunur. Her biri de kendi içinde bölümlere ayrılır: Kur’an-ı Kerim’in bütünüyle toplanmış şekli (Mushaflar) ön sırayı alır. Amme, Yâsîn, En’âm gibi Kur’an bölümleri, Delâilü’l-Hayrât denilen dua mecmuaları, muteber Hadis kitapları, Mevlid-i Şerif, tefsirler, dini konulardaki telifler ve şairlerin divanları kitap biçiminin değişik türleridir. Kıt’alar ise müstakil hat eserleridir, çoğunlukla sülüs-nesih veya ta’lik ile yazılmış örneklerine rastlanır. Kıt’aların bir araya getirilerek ciltlenmesiyle, murakka olarak adlandırılan yazı albümleri ortaya çıkar. Ayrıca “karalama” adı verilen, özellikle usta hattatların “eskizleri” denilebilecek çalışmalar, bu sanat dalında yetişenler ve hat meraklıları tarafından korunmuş, ebrularla çerçevelenerek murakkalarda yer almıştır.
Levhalar ise, yaygın olarak celî sülüs veya celî ta’lîk hat olarak yazılmış ayet, hadis veya Türkçe, Arapça, Farsça dillerinden biriyle şiir içerir. Tezhip veya ebru kâğıdı ile bezenmiştir. İslâm Peygamberi’nin bedeni ve ahlaki tasvirini içeren levhalara ise “hilye-i saadet” veya “hilye-i şerif” adı verilir.