Çocukluk ve gençlik yıllarımda Köy Enstitüleri hareketinin yakın tanığı oldum. Babam İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un denetim gezilerinin bazılarına katıldım; yurdun o günün koşullarında ulaşılması en zor yörelerini bile gördüm. Tüm bu gezilerin özelliklerinden biri, babamın yanından hiç ayırmadığı fotoğraf makinesi ile sürekli resim çekmesiydi. Bunun bir hobi, bir merak olmaktan çok öte, belirli amaçlar içeren ciddi ve sistematik bir uğraş olduğunu zamanla anladım. Belleğimde kalmış tipik bir görüntüsü var; elinde hiç bırakmadığı fotoğraf makinesi, kravatsız, yakası açık bir gömlek, spor denebilecek bir ceket ve golf pantolon giymiş, güleç yüzlü, iri yarı, orta yaşlı bir adam. Dönemin koyu renk takım elbiseli, kravatlı, ciddi görünümlü olmaya çalışan üst düzey yöneticilerine hiç benzemeyen, onların da çok yadırgadıkları bir kişi; Köy Enstitülerinin kurucularından İsmail Hakkı Tonguç!
Neden sürekli fotoğraf çekiyordu? Tonguç’un, Köy Enstitüleri dönemi diyebileceğimiz 1936‒1946 yıllarında fotoğraf çekmeyi ciddi ve sistematik bir çalışma olarak ele almasındaki özellikleri ve amaçları ise şöyle özetlenebilir: 1. Köy Enstitülerindeki çalışmaları ve ilköğretim seferberliğini görsel alana aktarmakla, bunları belgelendirmek, unutulmalarına engel olmak istemiştir. Daha sonraki Köy Enstitülerini yıkma ve unutturma çabaları, onun bu amacında ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Bizim tarihimizde unutulmuş, unutturulmuş kurumlar çoktur. Fotoğraflar, Köy Enstitüleri hareketinde bunun engellenmesine yardımcı olmuştur. Tarihimizde tüm yapılanların bu kadar çok fotoğraf ile belgelendiği bir başka kurum olduğunu sanmıyorum.
2. Çalışmaların yalnız sözle değil, görsel olarak da saptanması, Tonguç’un kişiliğine, genel düşünce yapı- sına, felsefesine, eğitim ve iş anlayışına çok uygundur. Düşünce ve eylemleri olabildiğince somutlaştırmak, görsel kılmak, kendine özgü görüş ve savları olan bir eğitimci ve bir resim-iş öğretmeni olarak da ona çok uygun geliyordu. Uygulamaların doğru olarak aktarılması, anlatılması, görsel gereçlerin desteği ile yapılabilirdi. Arkadaşı bir yazarın, kişiliğini “ölçü, geometri, madde ve iş dörtlüsü” olarak tanımladığı Tonguç’un her eylemi, her çalışmayı fotoğraflayarak somutlaştırmak istemesi, onun kişiliğinin, genel çalışma anlayışının ve tarzının doğal sonucudur. 3. Ayrıca, Köy Enstitüleri gibi çok tartışılan, geleceğinin karartılması tehlikesinin daha ilk günlerden kaygı uyandırdığı bir girişimin, ileride savunulması yapılırken, görsel kanıtlarla desteklenmesinin çok yararlı olacağını da düşünmüş olsa gerektir. Gerçekten de, Tonguç’tan sonraki dönemlerde Köy Enstitülerini savunurken, bu fotoğrafların ne kadar güçlü ve yararlı somut kanıtlar olduğu yaşanmıştır.
4. Fotoğrafladığı konuları yalnız Köy Enstitülerindeki çalışmalar ile sınırlandırmamış olması da bu fotoğrafların önemli özelliklerinden biridir. Kırlar, dağlar, ağaçlar, çiçekler, tüm doğa, yollar, köprüler, köy evleri, tarlalar, köydeki yaşam, köylüler, köy çocukları, iş yaşamı, eski eserler, yapılar… ilgi duyduğu konulardır. Kısacası, otuzlu-kırklı yılların Anadolusu onun fotoğraflarıyla saptanmış, belgelenmiştir. Ortaya bir ülkenin toplumsal, ekonomik durumunun yadsınamayacak, gizlenemeyecek ayrıntılı tablosu çıkmıştır. Bunun, Köy Enstitüleri ve eğitim seferberliği ile girişilen işlerdeki amaçlarla yakın bağlantısı vardır. Çektiği fotoğraflarla bu büyük resmi yapmaya çalışması, Köy Enstitülerindeki işlerin dar anlamlı bir öğretim, bir okumayazma kampanyası olmaktan çok öte, bir toplumu değiştirmenin devrimci çabası olduğunu da gösterir. O fotoğraflar, eğitimin böyle bir amaçla kullanılmak istendiğinin kanıtıdır. Birçok kez vurgulanmıştır; Tonguç için konu, sınırlı bir köy sorunu, bir okuma-yazma sorunu değildir; temelde bir ülke sorunu, tüm topluma yönelik bir devrimsel değişim sorunu vardır. Bazı araştırmacıların ileri sürdükleri gibi, belki de onu anlamaktaki en doğru yaklaşım, Köy Enstitülerinden Tonguç’a gitmek değil, Tonguç’tan Köy Enstitülerine gitmekten geçmektedir; eğitimci ve düşünür olarak, düşünceleri, amaçları yalnız Köy Enstitüleri ile sınırlandırılmamalıdır. Fotoğraflarının konularındaki genişlik, zenginlik, çeşitlilik bu görüşü destekler niteliktedir. Kısacası, bu fotoğraflar yalnızca yapılan eğitim çalışmalarını saptamakla sınırlı olmayıp, onun kişiliği, düşünceleri, yaşam felsefesi, amaçları hakkında da ipuçları verir.
Engin Tonguç’un sergi kataloğunda yer alan yazısından bir alıntı.