Ekrem Hakkı Ayverdi’nin eşsiz koleksiyonu Ekrem Hakkı Ayverdi (1899 – 1984): Mimarlık Tarihçisi, Restoratör, Koleksiyoner sergisi kapsamında İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde. Blog’da bu sefer de koleksiyonda yer alan mukaddes şehir imgelerini inceliyoruz…
Osmanlı döneminde “Mekke-i Mükerreme” ile “Medine-i Münevvere” olarak anılan İslâm’ın iki mukaddes şehri, tasvir sanatında yaygın bir konu oluşturur. Minyatür üslubunu yansıtan bu şehir görünümleri, cami ve mescitlerin mihraplarına veya mihrap duvarlarına yerleştirilen çini panolarda ve dini içerikli bazı yazmalarda yer alır. Yazmalar içinde özellikle Şazeliyye tarikatından Şeyh Muhammed b. Süleyman el-Cezûlî’nin (ö. 1465) düzenlediği Delâilü’l-Hayrât adlı dua kitabının nüshalarında bu iki şehir tasviri muhakkak yer almaktaydı.
Kompozisyonlarda özellikle, Mekke’nin merkezinde yer alan ve Kâbe’yi kuşatan Harem-i Şerif ile Medine’nin merkezinde bulunan ve Hz. Muhammed’in “Ravza-i Mutahara” olarak anılan türbesini barındıran, İslâm’ın ilk camii Mescid-i Nebevî’nin tasvirine önem verilmiş, bunları çevreleyen şehir dokusu ve şehirlerin çevresindeki bazı önemli ziyaretgâhlar şematik biçimde gösterilmiştir. Perspektif, oran ve gölge-ışık olgularının yer almadığı bu tasvirlerde, mimari unsurların tamamını göstermek amacıyla dikey konumdaki revakların “yatırıldığı”, bazı önemli bölümlerin özellikle büyütüldüğü dikkati çeker. 18. yüzyılın ortalarından itibaren, Batı resminin etkisiyle minyatür mantığından bir ölçüde taviz verildiği ve perspektif denemeleri yapıldığı dikkati çeker.