Ekrem Hakkı Ayverdi’nin, yalnızca bir koleksiyon oluşturmak amacı ile değil, bir kültüre sahip çıkma duygusu ile toplamaya başladığı eşsiz bir koleksiyonunun büyük bir bölümü 14. yüzyıldan 20. yüzyılın başına değin geniş bir zaman dilimine tarihlenen Osmanlı dönemine ait eserlerden oluşur. Bunların yanı sıra Selçuklu dönemine ait sınırlı sayıda çini, İran ve Avrupa kökenli seramik ve porselenler de, Kubbealtı Akademisi ve Sanat Vakfı’na bağışladığı bu zengin koleksiyonda yer alır.
Ekrem Hakkı Ayverdi, 1939 yılında Fatih’te, Fevzi Paşa Caddesi üzerinde inşa ettiği ve dönemin modern tasarımına sahip evinin iç dekorasyonunda işte bu “eski eşyaları” gündelik yaşamının içine kattı. Zamanla önemini yitiren aile yadigârlarına, Osmanlı dünyasından o günlere ulaşan bir değer gözüyle baktığı ve onları koruyabilmek duygusu ile hareket ettiği söylenebilir. Bu değerlere sahip çıkma duyarlılığı Ayverdi’nin Osmanlı kültürünü özümlemiş kişiliğinin bir yansımasıdır. 20. yüzyılın ilk yarısında Türkiye’deki koleksiyoncu sayısı göz önüne alındığında, değerleri bilinmediği için yok olma veya ülke dışına götürülme gibi bir tehlikeye maruz kalabilecek bu eserlerin korunmuş olması daha da anlam kazanmaktadır.
Osmanlı mimari tarihi üzerine yazdığı kapsamlı çalışmaları ile tanınan Ayverdi’nin ilk bilimsel yayınlarının XVIII. Asırda Lâle isimli bir çiçek risalesi ve Fâtih Devri Hattatları ve Hat Sanatı isimli, özel koleksiyonundaki eserleri de içeren çalışmalar olması da dikkate değer. Yalnızca korumak veya sergilemek amacı ile koleksiyon yapmamış, sahip olduğu değerleri araştıran bir yönü olmuştur.
Şebnem Eryavuz
Ekrem Hakkı Ayverdi’nin koleksiyonunu Ekrem Hakkı Ayverdi (1899 – 1984): Mimarlık Tarihçisi, Restoratör, Koleksiyoner sergisinde ücretsiz olarak keşfedebilirsiniz…