Osmanlı İstanbulu, geniş bir coğrafyanın yazılı kültürünün en önemli üretim merkezlerinden biriydi. Müellifler, müstensihler, mücellitler, cetvelkeşler, müzehhipler, çok parçalı ve katmanlı bir yaratıcı sürecin içinde, çok farklı konu ve dillerde yazmalar üretirler; okuyucular bu yazmaları elden ele dolaştırır, sesli ve sessiz, meclis içinde ve yalnız, muntazam notlar düşerek ya da karalayarak okurdu. Modern baskı kitaplardaki kitapta emeği geçen kişi ve kurumların isimlerinin anıldığı künyeler yazmalarda bulunmuyordu. Ama yazmaları yaratanların ve tüketenlerin isimleri çoğu zaman bilinemese de, bıraktıkları izler yüzyıllar sonra elimizde tuttuğumuz objede takip edilebilir.
Müellif: Eser sahibi, yazar.
Telif haklarının kurumsallaştığı modern zamanlarda üretilen kitapların aksine, elyazmalarının yazarlarını tespit etmek o kadar kolay değildir. Yazmaların birçoğunun imzasız olması bir yana, eser sahibi bilinenlerin de eserin o versiyonu üzerindeki belirleyiciliği tartışmalıdır—acaba yazmalar yüzyıllar boyunca kopyalanırken, kimisi kötü el yazısı kimisi de bilinçli tercihler sonucu nasıl değişikliklere uğramış, hangi kısımları neredeyse baştan yazılmıştır?
Müstensih: İstinsah eden, çoğaltan kişi.
Osmanlı toplumunda herkes okuyup yazamaz, ama okuyup yazan herkes kitap çoğaltabilirdi—müstensih ve hattatların bir esnaf teşkilatı yoktu, yazma üretimi hiçbir grubun tekelinde değildi. Kuran-ı Kerim’in çoğaltılmasının sevap sayıldığı bir toplumda istinsah yasağı düşünülemezdi, Ortaçağ Avrupası’nda manastırların üretim tekeline sahip büyük kopyalama atölyeleri Osmanlı coğrafyasında bulunmuyordu. Bu durum bir kitabın ilk yaratıcısıyla çoğaltanlar arasındaki farkı muğlaklaştırır, müstensihler ve okurlar eserlere parçalar ekler, sonraki nüshalar bazen bu parçaları da eserin içine dâhil ederdi.
Müzehhip: Yazmalardaki tezhipleri (“altınlı bezeme”), yani süsleri yapan kişi.
Yazmalardaki tezhipleri (“altınlı bezeme”), yani süsleri yapan kişi. İyi tezhipli yazma, özellikle de Kuran-ı Kerim sahibi olmaya çok kıymet verilirdi. Bir yazmanın tezhibi, tüm yazılar yazıldıktan sonra yapılır, tezhiplerde görülen geometrik ve şematik süslemeler farklı formlar arasında dolaşır, mimari ve tekstil işlerinde de kendilerini gösterirdi.
Okur:
Kitap sadece yazıldığında değil, okunduğunda da yaratılır. Eserin tek bir nüshasının binlerce kez çoğaltılmadığı, telif hakkının kurumsallaşmadığı erken modern dönem için bu daha da doğrudur. Okurların tarihi, yazarınkiyle iç içedir, okurun derkenara bıraktığı notlar, kitabın neden, nerede, ne zaman ve kim tarafından okunduğunu, okurun yazarla nasıl bir ilişki içine girdiğini gösterir; gündelik bir detayın, bir hayalin, bir anın ve hatıranın kaydını tutar.