İstanbul’un kent tarihinde birkaç önemli kırılma noktası var. Tanpınar, 20. yüzyıl başındaki kırılma için şu değerlendirmeyi yapar: “1908 ile 1923 arasındaki on beş yılda o eski hüviyetinden tamamıyla çıktı. Meşrutiyet inkılâbı, üç büyük muharebe, birbiri üstüne bir yığın küçük, büyük yangın, malî buhranlar, imparatorluğun tasfiyesi, yüzyıldır eşiğinde başımızı kaşıyarak durduğumuz bir medeniyeti nihayet 1923’te olduğu gibi kabullenmemiz onun eski hüviyetini tamamıyla giderdi.” Bu köklü değişimi 1950’lerin köyden kente göç olgusu izledi. Bugün ise İstanbul, kendi tarihsel kimliğiyle çatışan bir dönüşüm süreci içinde. İstanbul’a biçilen rol, bir oteller kenti olmak. Bunun anlamı ise çok açık: Dünya uygarlık kentleri liginden düşmek, hizmet sektörünün ham malzemesi olmak.
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, bu süreci dikkatle izliyor. İstanbul kent kimliği üzerine yoğunlaştırdığı çalışmalarını, sergiler, konferanslar ve kitap yayınlarıyla sürdürüyor. İstanbul Araştırmaları Yıllığı’nın bu son sayısında da kentin tarihsel kimliği üzerinde derinlikli çalışmalar yer almakta. Sonuçta bu tür çalışmalar, unutulmakta olanı hatırlatacak ve bilgisizliğin yıktığı bir imparatorluk kentini yeniden yorumlayarak lâyık olduğu bilimsel ilgiye kavuşturacaktır.
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün yayınlarını ve İstanbul Araştırmaları Yıllığı’nın tüm sayılarını online kitabevimizde bulabilirsiniz.
Online kitabevimize ulaşmak için tıklayınız.