İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Fotoğraf Koleksiyonu’ndan derlenen bir seçkiyle oluşturulan “Erken Cumhuriyet Döneminde Bir Osmanlı Yapısı: Şişli Camii” sergisi, Cumhuriyet İstanbulu’nun ilk anıtsal dini yapısını fotoğraf ve metinlerle tanıtıyor.
Caminin inşa edildiği yıllarda Şişli, her biri farklı yükseklik ve büyüklükte, hiçbirinin bir diğerine ne boyut ne de üslup olarak asla üstünlük kuramadığı, eklektik, neo-klasik, beaux-arts, art-déco, art-nouveau, kübik yüzlerce binaya ev sahipliği yapmaktaydı. Bu heterojen doku içerisinde inşa edilen cami ise klasik Osmanlı üslubunda tasarlanmıştır. Halâskârgazi Caddesi’nin cami arsasının bulunduğu noktada yaptığı kavisten dolayı Şişli Camii, bu önemli kentsel artere daha önce hiçbir binanın yapamadığı ölçüde egemen olur.
Halaskârgazi Caddesi ile dar açı yapacak şekilde, kıble eksenine göre yerleştirilmiş ve avluya göre zemini yükseltilmiş olan cami, beş birimli son cemaat revakı, harim ve harimin kuzeydoğu köşesinde yükselen minareden oluşur. Duvarlarında kesme köfeki taşı, kapı ve pencere sövelerinde, sütun ve başlıklarda Marmara mermeri kullanılmış, pencerelerin hafifletme kemerleri, taçkapının basık kemeri, mihrabın köşe sütunçeleri, şadırvan cephelerindeki kemerler gibi bazı detaylar yeşil breşle zenginleştirilmiştir.
Caminin merkezi kubbesiyle yarım kubbelerinde ve bunları taşıyan kemerlerde betonarme tekniği uygulanmış, ancak söz konusu “modern” öğeler kesme taş örgü içinde ustaca gizlenerek yapının geleneksel görünümüne “gölge düşürmemiştir”. Mimaride klasik biçimlere dönülürken, betonarme gibi modern teknolojileri tarihsel detaylarla birleştirmenin bir çelişki olarak görülmediği anlaşılmaktadır.
“Şişli Camii: Erken Cumhuriyet Döneminde Bir Osmanlı Yapısı” sergisi 18 Eylül’e kadar İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde ziyaret edilebilir.