İstanbul Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi’ne yeni alınmış olan, L’Illustration de Turquie’nin 1 Mayıs 1935’te yayınlanan 31-32 numaralı özel sayısı, Türkiye kadın hareketinin çok mühim ve ilginç bir dönemine ışık tutuyor.
Hadi Şefik’in yazı işleri müdürü olduğu L’Illustration de Turquie’nin bu özel sayısının dosya konusu, “Türk Kadını” başlığını taşıyordu. Kapağında Ankara Ulus’taki Atatürk Anıtı’nın bulunduğu dergi, ilk sayfalarında da “Kamâl Atatürk – Türk Kadını’nın Kurtarıcısı” resimaltı notuyla verilmiş bir Atatürk portresiyle açılıyordu.
Giriş yazısı, “Türk Devrimi’nin en çarpıcı başarılarından biri, şüphesiz ki kadının ulusun içindeki özgürleşmesidir” cümlesiyle başlıyordu. Dergide, Türk Kadınlar Birliği Başkanı Latife Bekir Çeyrekbaşı, İstanbul Cumhuriyet Savcı Vekili Meliha Sanu, 1932 Dünya Güzellik Yarışması Birincisi Keriman Halis ve Darülbedayi oyuncusu Bedia Muvahhit’İn fotoğrafları, ‘yeni, bağımsız Türk Kadını’nın sembolleri olarak yer buluyordu. Ancak beklenebileceği üzere bu ‘bağımsızlık,’ kadına biçilen toplumsal rol ve kalıpların ortadan kalktığının bir işareti değildi. Giriş yazısı, yeni Türkiye’de kadınların vekil, savcı, hâkim, havacı, doktor, müzisyen, sanatçı, gazeteci, üniversitede profesör olabildiklerini, ama bütün bunların “Türk kadınının feminen cazibesinden kaybettirmediğini” müjdeliyordu.
Dergi, Türkiye feminizm tarihi açısından çok kritik bir dönemde yayınlanmıştı. Osmanlı kadın hareketinin yirmi seneye yakın deneyimini takip ederek, 1924 yılında kurulan Türk Kadınlar Birliği, on senelik bir mobilizasyonun ardından 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkının yasalaşmasına öncülük etmişti. 8 Şubat 1935 yılında yapılan Genel Seçim’de on sekiz kadın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne seçilmişti. Türkiye feminist hareketinin tarihi günleri peşi sıra geliyordu. Uluslararası Kadınlar Birliği’nin (resmi adıyla Congrès de l’alliance internationale pour le Suffrage et l’action civique et politique des femmes) on ikinci kongresi, Türk Kadınlar Birliği’nin ev sahipliğinde, 18-24 Nisan 1935 tarihinde İstanbul’da, Yıldız Sarayı’nda toplandı. L’Illustration de Turquie’nin Mayıs 1935’te çıkan bu özel sayısı, işte bu kongrenin bir kaydını tutmayı amaçlıyordu.
Derginin önemli bir kısmı kongreye ayrılmış, Nelly de Choch imzasıyla yayınlanan uzun bir yazı, kongreyi detaylıca anlatmıştı. Kongre için özel olarak üretilen pullarla çevrelenmiş – ve yine en üstte, en pahalısı olan Atatürk pulunun durduğu – yazının ilk sayfası, Kongre’nin toplandığı konjonktürü de açık ediyordu: “Elektrik yüklü kara bulutlar, 17 yıllık görece bir sükûnetin ardından, Avrupa üzerinde yeniden toplanıyor.” Faşist iktidarların güç kazandığı, savaş rüzgârlarının estiği bu dönemde, savaş karşıtı bir söylem benimseyen kongre, her ne kadar Kemalist iktidara övgüler düzmüş olsa da, denge siyaseti izlemeye çalışan ve kendi savunma kapasitesini artırmaya çalışan yeni rejimin tepkisiyle karşılaşmıştı. Nitekim uluslararası feminist hareketle milli Kemalist rejimin kısa izdivacının bugüne kalan en elle tutulur yadigârlarından biri olan L’Illustration de Turquie’nin La Femme Turque sayısı yayınlandıktan sadece on gün sonra, 10 Mayıs 1935’te Türk Kadınlar Birliği, Cumhuriyet Halk Partisi’nin çağrısıyla kendini feshetme kararı aldı.
Birlik 1935’te kapandı, ama Türkiye feminist hareketi yıllar içinde kendini yeniden buldu, büyüdü, çeşitlendi ve ülkenin en önemli politik aktörlerinden biri haline geldi. Her 8 Mart’ta daha da büyüyen kalabalıklar, eşitlik ve özgürlük şiarıyla yürüyor. 1935’te kaydı tutulan mirası takip ederek ve onu daha ilerilere taşıyarak.
Kaynakça: Toprak, Zafer. Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm (1908-1935). İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2014.